Köşe Yazıları

Bursa’da futbol ‘OUT’, Basketbol ‘İN’…

Yeni Dönem Gazetesi Spor Yazarı Engin Aksöz'ün köşe yazısıdır.

Futbolun kahredici tekdüzeliğine karşı Bursalı sporseverlerin çıkış noktası oldu basketbol maçları bu sezon…

Bir yerde ortak tepki koymak gibi…

‘Seninle olmuyorsa basketbol var’ demeye getiriliyor.

Büyükşehir Stadı‘nın tribünlerinde keçiboynuzu tadındaki kısır çekişmeleri tırnakları kemirerek izleyeceğine, her saniyesi sürprizlere açık, adrenalin yüklü 40 dakikalara takılmak seyirciye de iyi geldi; Nilüfer’deki salonun dolup taşması bu yüzdendir…

Bir meşin topu üç direğin arasından geçirirken kahır mektubu yazdıran futbolculara inat, ana mönüsü ABD’li olan basketbol maçları oynanıp bitince; ‘geldiğime değdi. Burada hayat varmış’ mottosunda yeni bir sporseverler kitle yaratmış durumda.

Durarak değil, koşarak tempo yapanların araya sıkıştırdığı bir iki alley-oops smacıyla, rakip uzunlara çember altında attığı tokatla şapkayı giydirme aksiyonu (blok yapmak) müthiş keyif verici; o zamanlarda coşkuyla, heyecan tavan yapıveriyor.

En ilgisiz olanların bile ilgisini çekmeye başlayan basketbolun Bursa’daki lokomotifleri Frutti Extra Bursaspor ile TOFAŞ.

(TBL’den Finalspor; Gemlik Basket, , TB2L’den Geçitspor’la, TKBL’den Bursa BŞB Basketbol’a da buradan selam ve sevgilerimizi gönderelim.)

Bursalı sporseverlerin yarı küs, yarı barışık yaşamaya alışkın olduğu TOFAŞ bu sporun çekim merkezi olmaya devam etse de; yeni çıktığı Süper Lig‘e mütevazi ama ses getirici kadrosunun performansına renk katan tribün şovlarıyla farklı bir ambiyans kazandırıp, ‘beni unutmayın’ mesajı çeken Bursaspor bu sporda kalıcı olmayı başarırsa; şehirdeki taşlar yerinden bile oynar…

xxx

Bursa’da ayni ligde iki farklı takımı olunca; basketbol üzerine yoğunlaşan mesaimiz de ayrıcalıklı davranmaya dikkat ediyorum.

Özetle söylemem gerekirse;

Birisi ne kadarsa, diğeri de o kadar benim için…

Bursaspor ekmek tekmemiz, vazgeçilmez sevdamız; sonuna kadar onunlayız…

Ama TOFAŞ‘ta bu spora gözümüzü açtıran kurum takımı, basketbolu onunla tanıyıp, sevdik; hala unutamadığımız şampiyonluklara atılmış mavi beyaz imza olduğu yerinde duruyor. Yanı sıra Avrupa’da da Bursa’nın sesi soluğu oldular. Şimdi bu gerçek ortadayken bazılarına şirin gözükmek için TOFAŞ’ı bir kenara koyamayız; yok, mümkün değil yapamam, neyse oyum ben…

                                                                xxx

TOFAŞ çarşamba akşamı Eurocup 7Days’da grubun lideri Sırp Partizan NIS Belgrade’yi 82-72 yenerek, gruptan çıkma yolunda önemli bir adım attı. Turkuaz yeşilli takım; önümüzdeki Çarşamba yine Bursa’da aldığı seri galibiyetlerle yerini sağlamlaştıran İtalyan Venezia’yı da devirebilirse; ilk 4’ü büyük ölçüde garantileyip, Top 16 hesaplarına girecek.

Süper Lig’de galibiyet serisini 6 maça çıkartan TOFAŞ, Eurocup’da elde ettiği son Partizan zaferiyle sürdürdüğü istikrarlı performansına yeni bir halka daha eklemiş oldu.

Kazandıkça taraftar sayısı katlanan Bursa temsilcisinde; Partizan maçına gelen yaklaşık 4 bine yakın basketbol sever, bir yerde bu başarıları ödüllendirmiş oldu.

Maça gelecek olursak;

Kadrosunun fizik kalitesiyle, savunma sertliğini önceki maçlarla iyi kullanarak grupta kendisine hatırı sayılır bir avantaj yaratan Partizan bu kez Bursa‘da kendi silahıyla vurulup, TOFAŞ’ın tuzağına düştü.

Kazanma stratejisini ‘rakibi kendi sisteminin dışına çıkartarak oynatma’ üzerine kurgulayan coach Orhun Ene, oyunun her dakikasında disiplini elden bırakmadan mücadele eden oyuncularının performansıyla Partizan‘ı adeta çaresiz bıraktı. Andrea Trinchieri‘nin her hamlesine karşı hamle ile yanıt veren Ene, hücumu da akıllıca organize eden deneyimli oyuncularıyla kontrolünde tuttuğu maçı, hiç geriye düşmeden net bir şekilde kazanmayı başardı.

Kadro mühendisliğiyle ligin en başarılı antrenörleri arasında açık ara birinci sırada olan Orhun Ene, sabır isteyen çalışmalarının ürününü de almak üzere.

Seviye olarak Anadolu Efes ve Fenerbahçe BEKO‘dan sonraki sıralamamın en büyük adayı olan TOFAŞ; oynadığı sistem basketbolundan geri adım atmadığı her maçı bir şekilde lehine çevirirken, gücünü de rakiplerine dikte ettiriyor.

Sistemin kilit isimleri oyun kurucular gibi görünse de TOFAŞ bir bütün olarak iyi ve sağlam bir kadro ve ne olursa olsun maçları sonuna kadar kovalıyor.

Set hücumunda farklı bir konsepte parkeye yayılan Tofaş’ta şutörlerle, uzunların sorumluluğu dikkat çekici.

Enerjisi hiç tükenmeyen Sammy Mejia 40’a merdiven dayanan yaşına karşın Ene’nin vazgeçemediği en önemli skor opsiyonu.  ‘Kendi şutunu yaratma’ gibi çok farklı bir özelliğe sahip Mejia, bire birler üzerinden ya da içeri penetre ederek sayı katkısı yapabildiği gibi, perdeleme sonrası boşa çıkarak kaybettiği isabetli üçlükleriyle de ‘yıllanmış şarap tadında’ bir oyuncu.

Bu yıl takıma katılan bir başka keskin şutör ABD’li Matt Lojeski ile harika bir ikili oluşturan Porto Ricolu skorer guard; birlikte ligin en kreatif kısaları arasında.

Mejia, ya da Lojeski ritim bulduğunda TOFAŞ‘ın iki kısasını durdurabilmek öyle göründüğü gibi kolay değil. Bir şekilde pozisyonu bulup, cezayı kesiyorlar.

Kısa rotasyona bu yıl katılan Tarik Phillip el yakıcı bir şutör olmasa da, savunma sertliğine eklenen oyun sezgisiyle farklı bir point guard konsepti; en uzunlar kadar da ribaunt toplayabiliyor. 1 ve 2 numarada Berk Uğurlu ile Barış Ermiş ise yerli statüden önemli alternatifler, her maçta aldıkları dakikalarla esas oğlan konumundaki arkadaşlarını bir nebze de olsa soluklandırıyorlar.

Geride kalan 7 hafta itibarıyla verimlilik puanında ligin kralı olan Devin Williams, sırtı dönük oyunu ve post upları’yla kadronun ne zamandır özlemini çektiği gerçek bir 5 numara. Ağır ayaklarına karşın size kalitesiyle gelen savunma direnci ise çember altında TOFAŞ’ın önemli silahı. Box out‘da zamanlama hatalarını en aza indirgerse takımın çember altı savunması o kadar güç kazanır.

Ene’nin gençlere verdiği önemi bilmeyen yok. Rahle-i tedrisinden geçen Yiğit Arslan Galatasaray‘a giderken, bir ara sallanır gibi olan Berkan Durmaz yeniden çıkışa geçti. Bu oyuncunun en büyük handikabı çabuk sakatlanma riskiyle karşı karşıya kalması. Şanssızlıkların peşini bırakmasını dilediğimiz bu yetenek, süreç içinde oynayacaklarıyla kendi kaderini de belirleyecek. Berkan 4 numarada DJ White’in back up’u değil, banko oyuncusu olmalı. Çünkü bu kapasite kendisinde fazlasıyla mevcut.

Türkiye koşullarında oynamaya iyice alışan DJ White sakatlıklarla kesintiye uğrayan performansını; iyileşmiş olsa da tam yukarılara çekebilmiş değil. Farkındalık yaratan özelliği; uzunlarıyla çember altında ikili oynayabilme becerisi.  Teknik kadro ısrarcı olduğuna göre; DJ White’den umudu kesmeyelim!..

Alkışlarla övgülerin en büyüğünü en sona Muhsin Yaşar’a sakladım. Ene‘nin Muhsin‘in çıkışı ‘Bir uzun öyle kolay yetişmez. 23-24 yaş gibi kendini bulup, verimini katlar’ görüşünü doğrular nitelikte.

Sezonun en iyi çıkış yapan alt yapı oyuncusu olan pivot; Partizan önündeki çember altı savunmasıyla rakip uzunların gecesini kararttı. Ribauntlarda topun nereye düşeceğini iyi sezinleyip pozisyon alan Muhsin bunun yanı sıra yaptığı blok ve smaçlarıyla da Sırp ekibinin hiç hesapta olmayan kabusuna dönüştü. Erken faul almak hala en büyük sorunu Muhsin‘in. Çok gereksiz temaslarla bulunarak sadece arkadaşlarını değil, kendisini de oyundan düşürüyor.

Maçın en çok alkış alan ismi olan Muhsin Yaşar doğru bir rotaya girdi, sapmadan yürümeye devam etmeli…

YARIN: Salonda kırılan koltuklarla, insanın içine girmeye iğrendiği rezil tuvaletler…

Bir yorum yazın

Lütfen bir isim/rumuz ve yorum yazın.

Kayıtlı bir kullanıcıyı yorumunuza etiketlemek(mention) için yorumunuzun içerisine örnek @bursabasket şeklinde kullanıcı adını yazabilirsiniz.

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı